Pozitif psikoloji, 20.yy’da ortaya çıkan ve günümüzde bilinirliği artmış bir psikoloji dalıdır. Pozitif psikolojinin gelişiminde pek çok bilim insanının katkısı bulunmasına rağmen Martin Seligman tarafından ortaya konulduğu bilinmektedir. Her nasılsa bu psikoloji dalı ilk olarak Humanist psikolojinin kurucularından biri olan Abraham Maslow tarafından bulmuştur.

Eğer siz de pozitif psikoloji konusunda destek almak için yüz yüze veya whatsapp görüntülü konuşma üzerinden ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme randevusu alabilirsiniz.

Neden Biz?

Danışan, toplum ve eğitim odaklı çalışmalar yürüten multidisipliner bir merkez olan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi Uzman Klinik Psikolog/Psikoterapist Fundem Ece tarafından kuruldu.

Danışmanlık ve psikoloji faaliyetlerimizle toplumun çekirdeğini oluşturan çocuk, genç ve yetişkin bireylere, çift ve ailelere destek sunuyoruz.

Randevu talepleriniz için bizimle WhatsApp butonları üzerinden veya doğrudan iletişime geçebilirsiniz.

👇

Nişantaşı Şubemiz

Pendik Şubemiz

Kadıköy Şubemiz

Pozitif Psikoloji Nedir?

Seligman, kızı ile arasında geçen diyaloğun pozitif psikolojinin anlaşılırlığı açısından önemini vurgulamıştır. Seligman, kızı bahçede oyun oynayıp eğlenirken sesi fazla çıktığı için ona bağırmasından bahsetmiştir. Bunun üzerine kızı ona 5 yaşına kadar ağlayıp mızmızlandığını ve 5 yaşına geldiğinde mızmızlanmayı bırakmaya karar verdiğini söylemiştir. Ayrıca mızmızlanmayı bıraktığında babası olarak kendisinin de söylenmeyi bırakacağından da söz etmiştir. İşte bu olay Seligman’a sadece bakış açışı değiştirerek yanlışı düzeltmenin yeterli olmadığını, bunun yanında güçlü yönleri de geliştirmek gerektiğini göstermiştir.

Dünya sağlık örgütünün açıklamaları “sağlıklı insan” kavramını, sadece rahatsızlığı olmayan insan değil; fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan da iyi durumda olan insan olarak tanımlamıştır. İşte bu tanımdan da yola çıkacak olursak, bireylerin sadece sorunu olmaması yetersiz kalmakta ve bireyin her alanda iyilik hali içinde bulunması gerekmektedir.

Psikoloji biliminin İkici dünya savaşından önce rahatsızlığı olan bireyleri iyileştirmek, üstün yeteneklilerle ilgilenmek ve normal insanların iyilik halini arttırmak gibi üç temel amacı olmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle bu amaçlardan uzaklaşılıp sadece rahatsızlığı olan bireyleri iyileştirmek üzerinde durulmuştur. Pozitif psikoloji, psikolojik sorunların ortaya çıkardığı semptom ve rahatsızlıkları tamamen ortadan kaldırmak yerine sağlıklı olarak yorumlanan kesimin iyilik ve sağlıklı olma durumunun devamlılığına odaklanır. Pozitif psikoloji, insanların zayıf yönleri yerine güçlü yönleri, sorunları yerine çözüm gücüne odaklanan bir bakış açısına sahiptir ve sağlıklı insan tanımını üzerinde durur. Aynı zamanda bireylerin güçlü yönlerine odaklamanın, rahatsızlığı olan bireylerde sorunları azaltabileceğini de vurgulanmaktadır.

Toparlamak gerekirse, pozitif psikolojiyi “bireyin hayata bağlanmasa ve hayatının bulunduğu durumdan daha iyi konumlara gelmesine olumlu olana odaklanarak katkıda bulunan bir alan.” olarak tanımlayabiliriz.

Pozitif Psikoloji Pozitif Psikoloji

Pozitif Psikolojinin Tarihi

Pozitif psikoloji yeni bir psikoloji dalı olarak sayılmasına rağmen aslına kökleri çok eski zamanlara dayanmaktadır. Aristotales’in insanlık için en büyük iyiliğin mutluluk olduğu görüşünün bile pozitif psikolojinin kökenlerinden sayıldığını söylemek mümkündür. Alfred Adler’in bireysel psikoloji kuramında bireyin güçlü yönlerine odaklanması ve bu akımı iyimser ve mutlu bir bakış açısı olarak tanımlaması da bunun en büyük örneklerinden biridir. Viktor Frankl ise pozitif psikoloji için önemli bir konu olan yaşamın anlamı kavramının temellerini atmış ve insanın anlam arayışı üzerinde durmuştur.

Aynı zamanda hümanist psikolojinin kurucuları tarafından bütüncül bir yaklaşımla kişinin biricikliği ve kişisel anlamlandırmasına vurgu yapılması da kişinin olumlu yanlarına değinilmesine bir örnek sayılabilir. Hümanist psikoloji; bireye, bireyin fenomenolojik alanına, bireylerin kişisel anlamlandırmalarına ve bireylerin potansiyellerine vurgu yaparak bireyi aktif bir varlık olarak gören ve olumlu yanlarının üzerinde duran bir bakış açısına sahiptir.

 “Pozitif psikoloji” terimi ilk olarak Abraham Maslow tarafından kullanılmış ve psikolojinin yeterince olumluya odaklanmadığı ve bu yüzden kişilerin potansiyelleri, ulaşılabilir arzuları ve psikolojik iyiliği hakkında çok bilgi edinilemediğinden bahsetmiştir.

Martin Seligman ise psikolojinin sadece hastalığı ve ya olumsuz konuları inceleyen bir dal olmasından öte iyi yanları ve pozitif yönleri de incelenmesi gerektiğinin üzerinde durmuştur. Tedavi yanlış olanı onarmanın yanında doğru olanların da inşasıdır.

Pozitif Psikolojide Kavramlar

Pozitif psikolojide de pek çok kavram kullanılmaktadır.

Psikolojik iyi oluş kavramı, tek bir boyutta incelenemeyeceği açıklanarak altı boyutta yorumlanmış, Ryff ve Kyes tarafından tanımlanmış bir kavramdır. Bu altı boyut;

  • Hayatını anlamlı görmesi olan yaşam amacı,
  • Sürekli geliştiği hissi olan kişisel büyüme,
  • Kararlarını verebilmesi olan özerklik,
  • Yaşamına ve kendine olumlu bakabilmesi olan kendini kabul,
  • İstekleri­ne göre çevresini yönetebilmesi olan çevresel hâkimiyet,
  • Kişilerarası olumlu ilişkiler olan diğerleriyle olumlu ilişkilerdir.

Öznel iyi oluş kavramı, kişilerin yaşamlarını bilişsel ve duygusal olarak ne şekilde değerlendirdiklerini içermektedir. Myers ve Diener (1995) bu kavramı açıklarken, fazlaca yaşanan olumlu duygular, az yaşanan olumsuz duygular ve genel bir memnun olma hali olarak 3 boyutta açıklamıştır. Seligmen ve arkadaşları (2006) mutluluğun üç kökeni olduğunu vurgulamıştır. Bunlar; doyum sağlayan güzel hayat, akışı ve özümlemeyi içeren iyi hayat ve

kişinin kendinden daha ileri bir şeye adanmasını içeren anlamlı hayat olarak belirtilmiştir. Bu üç kökenden iki ve üçüncüsü ödomonik mutluluk diye tanımlanan, psikolojik iyi oluş boyutunda daha uzun sürede hayata anlam katmak olarak ifade edilmiştir.  Hedonik mutluluk ise öznel iyi oluş boyutunda eylemde bulunularak daha kısa sürede olumlu duygulara ulaşmak olarak düşünülebilir.

Umut kavramı, Snyeder (2002) tarafından bireyin hedef belirlemesi ve bu hedeflere ulaşma yolundaki ortaya koyduğu motivasyon olarak tanımlanmıştır. Umut kavramının 3 bileşenden oluştuğu belirtilmektedir. Bunlar,

  • Bireyin zihinsel haraketleri amaçlar,
  • Kendini motive etmesi eyleyici düşün­me,
  • Hedefe ulaşmada yollar çizmesi alternatifler düşünme olarak ifade edilmektedir.

Eğer bir kişinin umut düzeyi yüksekse, kendisine ulaşılması kolay olmayacak hedefler belirlemektedir. Ve bu zorlu yolcuğu alt amaçlara bölerek ilerlemektedir.

Psikolojik dayanıklılık kavramı, pozitif psikoloji ile bireyin alışık olmadığı şartlarda esnek tepki verebilmesi ve olumsuz deneyimlerden kötü etkilenmek yerine kendini daha iyi toparlayarak çıkması olarak ifade edilmiştir. Psikolojik dayanıklılık aile, sosyal çevre, zeka gibi pek çok durumdan etkilenebilir ve kendini buna göre şekillendirir.

İyimserlik kavramı, Goleman (2000) tarafından hayat akışı içinde yaşanan tüm zorluklara rağmen bir şekilde yaşamın iyiye varacağına dair güçlü beklentiler olarak açıklanmaktadır. Bu kavram;

  • Geleceğe yönelik beklentileri olanların iyimser ve beklentisi olmayan insanların kötümser olarak belirtildiği “geleceğe yönelik iyimserlik bakış açısı”,
  • Bireylerin olumsuz yaşam olaylarını açıklama şeklinin önem kazandığı “açıklama biçimi olarak iyimserlik” olarak iki açıdan ele alınmıştır.

Akış kavramı, bireylerin herhangi bir aktivite içinde yoğun bir şekilde kendini kaybetmiş hissi ile yer alması olarak açıklanmaktadır. Csikszentmihalyi (1990), akış deneyimlerinin niteliklerini bireyin beceri düzeyine uygun etkinlikler olması, amaçların açık ve net olması, geri bildirimin anında alınabilmesi, üst düzey konsantrasyon olması, öz- bilincin kaybolması, zaman algısının gerçek boyuttan farklılaşması ve etkinliğin içsel motivasyonla yapılması gibi pek çok şekilde tanımlamıştır.

Travma sonrası gelişim kavramı, bireylerin travma yaşanması ile birlikte adaptasyonunun ötesine geçerek gelişmesi olarak tanımlanmıştır.

Karakter güçleri kavramı, bireylerin güçlü yanlarını keşfetmesi ve bu güçlü yanlarını daha mutlu ve doyum sağlayabileceği bir hayat için kullanması gerektiğini ifade eder. Peterson ve Seligman (2004) tarafından geliştirilmiş olan VIA Karakter Güçleri Envanteri, kişilerin güçlü yanlarını keşfetmesi için danışma sürecinde kullanılmaktadır.

Pozitif Psikoloji

Terapötik Süreç

Pozitif psikoloji içinde pek çok terapi yaklaşımı bulundurmaktadır. Bu yaklaşımlardan bir tanesi Seligman ve arkadaşlarının (2006) yaklaşımıdır. Bu yaklaşım içinde üç varsayım bulundurmaktadır.

Bunlar;

  • Danışanın mevcut durumunun sadece danışana bağlı olmadığı ve çevreyle iletişiminin de çok önemli bir faktör olduğu,
  • Belirtilerin yanında güçlü yanlar ve pozitif duygularında önemsenmesi gerektiği,
  • Terapötik sürecin kişinin olumlu yönlerine odaklanmakla daha da kuvvetlendiğidir.

Nişantaşı Şubemiz

Pendik Şubemiz

Kadıköy Şubemiz

Elif Hande Güder

Sorumluluk Reddi: Söz konusu bu tür bilgiler Site’de yalnızca bilgilendirme amacıyla yayınlanmaktadır ve doktorunuz ya da eczacınızın tavsiyelerinin yerini almaz. Bu bilgiler hiçbir koşulda bir hastalığın veya fiziksel problemin tıbbi tanısını koymak için kullanılmamaktadır site üzerinden durumunuzla ilgili endişelerinizi ve sorularınızı sorabilirsiniz. Bununla birlikte her durumda doktorunuza ya da eczacınıza başvurmanız gerekir.