Bilişsel önyargı; Günlük hayatımızda tonlarca şey düşünürüz ve düşüncelerimizle ilgili sonuca varırız. Durumla ilgili çok sayıda makul veya mantıksız tespitler yaparız veya peşin hükümler veririz. Bu bulguların çoğu otomatik olarak, bilinçsizce, istemeden, düşünmeden gerçekleşir. Biz insanlar, mevcut düşüncelerimiz, gözlemlerimiz, duyumlarımız ve deneyimlerimizle kendi nesnel sosyal gerçekliklerimizi yaratırız.
Eğer siz de Bilişsel Önyargı konusunda destek almak isterseniz yüz yüze veya whatsapp görüntülü konuşma üzerinden ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme randevusu alabilirsiniz.
Neden Biz?
Danışan, toplum ve eğitim odaklı çalışmalar yürüten multidisipliner bir merkez olan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi Uzman Klinik Psikolog/Psikoterapist Fundem Ece tarafından kuruldu.
Danışmanlık ve psikoloji faaliyetlerimizle toplumun çekirdeğini oluşturan çocuk, genç ve yetişkin bireylere, çift ve ailelere destek sunuyoruz.
Randevu talepleriniz için bizimle WhatsApp butonları üzerinden veya doğrudan iletişime geçebilirsiniz.
👇
Sübjektif düşüncelerimiz yerine, insanların kendi oluşturdukları sosyal gerçeklik yapısında davranışlarımızı ve düşüncelerimizi değiştirebiliyoruz. Bu nedenle, bilişsel önyargılarımız bazen algısal bozulmaya, yanlış değerlendirmeye veya geniş anlamıyla mantıksızlığa yol açabiliyor. Kısaca, insan beynini yanlış çıkarımlar yapmaya sevk eden eğilimlere ve insanın bir konu hakkındaki kararını etkileyen psikolojik olgulara “bilişsel önyargı” diyoruz.
Öncelikle bilişsel yanlılıkların nasıl oluştuğundan ve algılarımızın nasıl bozulduğundan bahsedebiliriz. Bilişsel önyargı, insanların çevrelerindeki bilgileri işlerken ve yorumlarken ortaya çıkan bir tür düşünme hatasıdır. İnsan beyni güçlüdür ancak sınırlamalara tabidir. Bilişsel önyargılar genellikle beyninizin bilgi işlemeyi basitleştirme girişiminin bir sonucudur. Beynimiz, dünyayı anlamlandırmamıza ve nispeten hızlı kararlar almamıza yardımcı olur. Çevrenizdeki dünya hakkında yargılar ve kararlar verirken, nesnel, mantıklı ve tüm bilgileri alıp değerlendirebilecek kapasitede olduğumuzu düşünmeyi severiz. Fakat ne yazık ki, bu önyargılar bazen bizi yanıltarak yanlış kararlara ve kötü yargılara yol açabilmektedir. Örneğin, Hilke Plassmann ve takım arkadaşlarının yaptığı bir deneyde insanlara, üzerlerinde 10 ve 90 dolar yazan şarap şişelerinden şarap tadımı yapmaları ve şarapları yorumlamalarını istenmiştir. Deneye katılanlar bu iki şarabın aynı olduğunu tabi ki bilmemektedir. Şarapların tadı aynı olsa da deneye katılan katılımcılar pahalı şarapları daha çok sevdiklerini söylemişlerdir. Başka bir deyişle, bir şey pahalı olduğunda, ürünün daha kaliteli olduğunu düşünürüz ve tam da bu noktada yanlış bir tespit yapmış oluruz. Çünkü bir ürünün fiyatını, değerini ile kıyaslarız.
İlk olarak, nasıl düşündüğümüz, nasıl hissettiğimiz ve nasıl davrandığımız üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan farklı bilişsel önyargıları çeşitlerinden bahsedebiliriz. Önyargılardan ilki çapalama önyargısıdır. İnsanlar duydukları veya gördükleri ilk bilgi kırıntısına ve o alana demirlemeye ve o bilgiye oldukça sadık kalmaya eğilimlidirler. Bununla ilgili Dan Ariely ve meslektaşlarının yaptıkları bir çalışmada, insanlardan sosyal güvenlik numaralarının son iki hanesini bir kâğıda yazmaları ardından, güzel bir şişe şarap için bu tutarı dolar olarak ödeyip ödemeyecekleri sorulmuştur. Ariely ve meslektaşları, sosyal güvenlik numaralarının en yüksek beşte birlik diliminde yer alan kişilerin, aynı ürün için üç ila dört kat daha fazla ödeme yapacakları bilgisine ulaşmıştır. Yani kısacası sadece daha büyük bir çapalama önyargısının, bir şişe şarap için sekiz dolar ödeyen bir kişinin bunun yerine yirmi yedi dolar harcamaya istekli olmasını sağlayabilmektedir. Bu önyargılardan ikincisi, kullanabilirlik yanlılığıdır. İnsanlar önemli bir konunun tamamı hakkında genel yorumlar yapma eğilimindedir. Bunun nedeni, sahip oldukları bilgileri abartmalarıdır. Örneğin, sigaranın zararları bilinmesine rağmen sigara içerek 100 yaşına kadar yaşamış bir insanı tanıdıkları için sigaranın zararsız olmayabileceğini söyleyebilirler. Üçüncüsü, stereotipleştirmedir. Bir grup veya kişiler hakkında doğru bilgiye sahip olmasalar bile, insanları görünüşleri veya eylemleri yoluyla bir kalıp içinde tanımlama eğilimidir. Belki de tanımadığımız insanları dış görünüşlerine göre dost ya da düşman olarak sınıflandırmamız bu yüzden olabilir. Bu üç bilişsel önyargı türü günlük hayatımızı etkiler, ancak iyimserlik yanlılığı, kendi kendine hizmet eden önyargı, bilgi yanlılığı, devekuşu etkisi, sonuç yanlılığı, plasebo etkisi, hayatta kalma yanlılığı gibi düzinelerce başka bilişsel yanlılık türü de bulunmakta ve bizleri etkilemektedir.
Özetle, hayatımızın her aşamasında karşılaştığımız durumlar ve tepkiler farkında olmadan birçok yönden etkilenir. Bu nedenle, iki kez düşünmemiz, baskı altında karar vermekten kaçınmamız veya bilişsel olarak farklı bir göreve dahil olduğunuzda karar vermekten kaçınmamız gerekir. Bu yanlış çıkarımlara dikkat etmezsek önyargıları kıramayız. Bu bizi önyargıya mahkûm eder.
“Hayatta hiçbir şey, onu düşündüğünüz kadar önemli değildi ve kararlarımızı vermek için iyi nedenlerimiz olduğunu düşünüyoruz. Hatta tam tersi olsa bile buna inanmaya devam ediyoruz. İnanıyoruz, çünkü kararı çoktan verdik.” – Daniel Kahneman
İnci Bıçakçı
Sorumluluk Reddi: Söz konusu bu tür bilgiler Site’de yalnızca bilgilendirme amacıyla yayınlanmaktadır ve doktorunuz ya da eczacınızın tavsiyelerinin yerini almaz. Bu bilgiler hiçbir koşulda bir hastalığın veya fiziksel problemin tıbbi tanısını koymak için kullanılmamaktadır site üzerinden durumunuzla ilgili endişelerinizi ve sorularınızı sorabilirsiniz. Bununla birlikte her durumda doktorunuza ya da eczacınıza başvurmanız gerekir.
Uzmanlık alanları: Çocuk, Ergen, Yetişkin, Aile, Çift, Cinsel Terapi.
Okan Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü tam burslu kazandı. Psikoloji Bölümü’nü (%30 İngilizce) burslu okurken başarısı sayesinde Çift Anadal Programı’na kabul edilerek Sağlık Yönetimi Bölümü’nü de tamamladı.