Takıntı hastalığı belirtileri

Takıntı Hastalığı Psikoloji biliminde Obsesif-Kompülsif Bozukluk (OKB), takıntı veya bir diğer adıyla saplantı hastalığı, kişiye stres yaratan fikir, düşünce, görüntü veya korkuların tekrarlanmasıyla bunları ortadan kaldırmak amacıyla girişilen yineleyici davranışlardan meydana gelen bir ruh hastalığıdır. Bu kişilerin tecrübe ettikleri hal günlük hayat içerisinde birçok insanın duyduğu endişe, korku ve takıntıdan farklıdır. Obsesyon ve kompülsiyonların kişinin günlük hayatını yaşanmaz kılması, aile fertlerine ve yakın çevresine arzu ettiği ilgiyi gösteremez hale gelmesi, dolayısıyla zamanının ciddi bir kısmını bu yinelenen fikir ve davranışların işgal etmesi obsesif-kompülsif bozukluk olarak değerlendirilir.

Hastalık bir döngü etrafında vücuda gelir. Kişinin engel olmaktan aciz olduğu fikirler obsesyon olarak adlandırılır ve yinelenen bir stres kaynağına dönüşür. Bu süreçte, stresi bastırabilmek için bir kurtuluş yolu olarak gözüken ritüele benzer davranışlar, yani kompülsiyonlara başvurulur. Kompülsiyonlar kısa ve geçici rahatlamalar sağlasa da obsesyonların tekrar ortaya çıkmasını engelleyemez ve kişi içinden çıkılamaz bir döngünün içine hapsolur.

Her 100 kişiden 3’ünde görülen Obsesif-Kompülsif Bozukluk; çocukluk, ergenlik ve yetişkinlikte ortaya çıktığı gibi, belirli bir sosyoekonomik kesime veya azınlığa özel değildir. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazla rastlanır.

Eğer siz de takıntı hastalığı yaşadığınızı düşünüyorsanız destek almak için yüz yüze veya whatsapp görüntülü konuşma üzerinden ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme randevusu alabilirsiniz.

Neden Biz?

Danışan, toplum ve eğitim odaklı çalışmalar yürüten multidisipliner bir merkez olan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi Uzman Klinik Psikolog/Psikoterapist Fundem Ece tarafından kuruldu.

Danışmanlık ve psikoloji faaliyetlerimizle toplumun çekirdeğini oluşturan çocuk, genç ve yetişkin bireylere, çift ve ailelere destek sunuyoruz.

Randevu talepleriniz için bizimle WhatsApp butonları üzerinden veya doğrudan iletişime geçebilirsiniz.

👇

Nişantaşı Şubemiz

Pendik Şubemiz

Kadıköy Şubemiz

Hastalığın döngüsel yapısı her toplum ve kültürde benzerlikler gösterse de kişinin saplantılı fikirleri ve korkularıyla, bunları dengelemek adına başvurduğu ritüel-vari davranışların sayısız çeşitliği bulunabilir. Bunlardan en sık görülen türleri bulaşma ve temizlik, kuşku ve kontrol, simetri ve düzen, dokunma ve sayma saplantılarıdır.

Bulaşma ve Temizlik Takıntısı

Kişinin bedenine, giysilerine, yaşadığı veya çalıştığı ortama kir, toz, mikrop gibi hijyen içermeyen maddelerin bulaşacağına dair takıntıları vardır. Bunun sonucunda vaktinin çoğunu bedenini ve çevresini aşırı temizlemeyle veya bulaşmanın gerçekleşmemesi için absürd çözümler düşünmeyle geçirir.

Kontrol Takıntısı ve Kuşku

Kuşku güçlü obsesyonlardan biridir. Kişi, kuşkusunu gidermeden günlük hayatına devam edemez. Kuşku genellikle güvenlik ile ilgili durumlarda ortaya çıkar. Prizden çekilmeyen ütü, gazı kesilmemiş ocak, kitlenmemiş kapılar hastanın zihninde dönüp durur. Bu obsesyonun karşısında, kontrol kompülsiyonu gelişir. Kuşku duyulan durumdan emin olabilmek adına sayısız kontrol gerçekleşir.

Günlük hayatımızda bazen bazı konularda yaşadığımız endişe ve kaygı; obsesyon ve kompulsiyon dediğimiz takıntılara sebep olabilir. Bazı insanlar bu durumla baş edebilirken bazıları ise bu durumu aşmakta zorlanabilir ve doğru olmadığını bilmesine rağmen takıntı ettiği düşüncelere sahip olabilir. Obsesif kompulsif bozukluk; obsesyon ve kompulsiyonlarla seyreden bir bozukluktur. Obsesyon dediğimiz şey; kişinin aslında mantıksız olduğunu bilmesine rağmen, tekrarlayıcı bir şekilde aklına gelen, kendisine sıkıntı yarattığı halde engelleyemediği ,düşünmeyi durduramadığı kişiyi rahatsız eden düşünceler, kuşkular, dürtüler ve gerçekleşebileceğini düşündüğü hayali olaylardır. Yani kişinin aklına gelen sürekli olan düşünce ve imajlardır. Kompulsiyon ise ; bazen kaçınma bazen tekrarlayıcı olarak görülebilen kişinin aklına gelen takıntılı (obsesif) düşüncelerin yarattığı sıkıntıyı gidermek amacıyla yaptığı veya kişinin yapmak zorunda hissettiği yapmaktan ve tekrarlamaktan kendisini alamadığı hareket davranışlar dizisidir. En sık rastlananlar sırayla; yıkama, kontrol etme ve zihinsel kompulsiyonlardır. Kompulsiyonlar; temizlik kompulsiyonları, kontrol kompulsiyonları, dini kompulsiyonlar, cinsel kompulsiyonlar, kontrol kaybetmeyle ilgili kompulsiyonlar, tekrarla ilgili kompulsiyonlar, simetri kompulsiyonları olarak gruplandırılır.

DSM-5’e GÖRE TANI KRİTERLERİ

A. Obsesyonlar, kompulsiyonlar ya da her ikisinin birlikte varlığı:

Obsesyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:

1) Bu bozukluk sırasında kimi zaman zorla ve istenmeden gelen ve çoğu kişide anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, dürtüler ya da düşlemler.

2) Kişi bu düşünceleri, dürtüleri ya da düşlemlerine önem vermemeye ya da bunları baskılamaya çalışır ya da başka bir düşünce ya da eylemle etkisizleştirmeye çalışır.

Kompulsiyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:

1) Kişinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulaması gereken kurallara göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlar (örn. el yıkama, düzene koyma, kontrol etme) ya da zihinsel eylemler (örn. dua etme, sayı sayma, bir takım sözcükleri sessiz bir biçimde söyleyip durma)

2) Davranışlar ya da zihinsel eylemler, sıkıntıdan kurtulmaya ya da var olan sıkıntıyı azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da durumdan korumaya yöneliktir; ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler ya etkisizleştirilmesi ya da korunulması tasarlanan şeylerle gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya da açıkça çok aşırı bir düzeydedir.

B. Obsesyon ya da kompulsiyonlar belirgin bir sıkıntıya neden olur, zamanın boşa harcanmasına yol açar (günde 1 saatten daha fazla zaman alırlar) ya da kişinin olağan günlük işlerini, mesleki (ya da eğitimle ilgili) işlevselliğini ya da olağan toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozar.

C. Bu bozukluk bir maddenin (örn. Kötüye kullanılabilen bir ilaç ya da tedavide kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

D. Başka bir eksen 1 bozukluğu varsa, obsesyon ya da kompulsiyonların içeriği bununla sınırlı değildir (örn. bir yeme bozukluğunun olması durumunda yemek konusu üzerinde düşünüp durma; trikotillomaninin olması durumunda saç çekme üzerinde durma; vücut dismorfik bozukluğunun olması durumunda dış görünüşle aşırı ilgilenme; bir madde kullanım bozukluğunun olması durumunda ilaçlar üzerinde düşünüp durma; hipokondriyazisin olması durumunda ciddi bir hastalığı olduğu biçiminde düşünüp durma; bir parafilinin olması durumunda cinsel dürtüler ya da fanteziler üzerinde düşünüp durma ya da majör depresif bozukluk olması durumunda suçluluk üzerine geviş getirircesine düşünme).

İç görüsü iyi: Kişi inanışlarının gerçek olmadığının farkındadır. Kişi, takıntı-zorlantı bozukluğu inanışlarının kesinlikle ya da olasılıkla gerçek olmadığının ya da gerçek olabileceğinin ya da olmayabileceğinin ayrımındadır. “Evet bir şey bulaşmayacağını biliyorum ama bu düşünce gelince engel olamıyorum.” Diye düşünür.

İç görüsü kötü: Kişi inanışlarının olasılıkla gerçek olduğunu düşünür. “Bir şey bulaşmıyor olabilir ama bence bulaşıyor mikropları gözle göremiyoruz.” Bu şekilde ifade edebilir.

İç görüsü yok/sanrısal inanışlar: Kişi inanışlarının gerçek olduğuna kesin olarak inanmaktadır.

Tikle ilişkili: Kişinin o sırada ya da geçmişte bir tik bozukluğu öyküsü vardır.

Obsesif bozukluğu olan kişi

EPİDEMİYOLOJİSİ

Prevalansı (yaygınlık) %2.5 civarındadır. Başlangıç yaşı ortalama 20 yaştır. Hastaların yaklaşık üçte ikisi 25 yaşın altında hastalığa yakalanırken, %15 kadarı da 35 yaş sonrasında hastalığa yakalanmaktadır. Erkeklerde görülme yaşı kadınlara göre daha küçüktür. Erkeklerde 6- 15 yaş arası sıklıkla görülürken, kadınlarda 20- 29 yaş arasında daha sık görülmektedir.

GENETİK ETKENLER

Tek yumurta ikizlerinde OKB konkordansı %90’lara yaklaşan yüksek oranlarda bulunurken, dizigotlarda bu oran %47 olarak bildirilmiştir.

1. derece akraba: % 35

2. 19 yaştan küçük başlayanların 1. dereceleri daha risk altında bulunmuştur.

BİRLİKTELİK (KOMORBİDİTE) DURUMLARI

OKB hastalarında %80’e varan oranlarda yineleyen majör depresyon gelişimi gözlenmektedir. Ayrıca başta panik bozukluk olmak üzere, yaygın anksiyete, sosyal ve özgül fobi ve travma sonrası stres bozukluğu da sık birliktelik göstermektedir.

KURAMSAL ETİYOLOJİ

PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR: Sigmund Freud; obsesyonları ortaya çıkaran şeyin bilinçdışı dürtüler olduğunu söylemiştir. Obsesif- kompulsif nevrozlu hasta libidinal regresyonla (daha erken bir libidinal aşamaya geri çekilmelidir ve daha erken bir saplantı varsa çatışmaya tepki olarak ortaya çıkma eğilimindedir. Egonun gerilemesi, bir yetişkinin stres altında çocuksu bir şekilde davranması gibi, zihinsel işleyişin daha önceki modlarına geri dönüş anlamına gelir.) öncelikle fallik- ödipal döneme gerilemiş ve kişinin savunması bu döneme özgü fallik-ödipal kompleks ile ilgili (kastrasyon) duygulara yönelmiştir. OKB’deki anal döneme regresyona örnek olarak, kirletme dürtüsüne karşı savunma olarak geliştirilen aşırı temizlik uğraşları verilebilir.

OKB VE OKKB (obsesif kompulsif bozukluk ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğu)

Obsesif kişilikteki kişilerle OKB’ yi ayırmak gerekir. OKB hastalarının hastalık öncesi dönemlerinde genelde kompulsif davranışlara rastlanmaz. OKB hastalarının %15-35’inde hastalık öncesi dönemde obsesif uğraşlara rastlanır. OKB’de spesifik olarak bir sıkıntılı bir obsesif alanı görürüz. Bir insanla tokalaşırsam mikrop kaparım gibi düşüncelere sahiptir. OKKB’ de ise kişinin hayat sistemiyle, adalet algısıyla ilgili bir problemi vardır. Bütün randevuları sistemlidir ve bir işi sarktığında öfke nöbeti geçirir. OKKB daha çok kurallarla ilgilidir. Özetle: OKKB; genel kişilik özellikleri, düzenlilik ve mükemmeliyetçilik üzerinde dururken, OKB; tekrarlayan obsesyonlar ve kompulsiyonlar ile ilişkilidir. OKKB belirtileri düzenlilik, mükemmeliyetçilik, titizlik ve kurallara bağlılık içerirken, OKB zorlayıcı düşünceler ve ritüelleri içerir.

Sık görülen obsesyon-kompulsiyon çeşitleri

Yaygın obsesyon belirtileri:

  • Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
  • Başkasına zarar vermekten korkma
  • Hata yapmaktan korkma
  • Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
  • Şeytanca veya günahkar düşünmekten korkma
  • Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı
  • Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı

Yaygın kompulsiyon belirtileri:

  • Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
  • El sıkışmayı reddetme
  • Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
  • Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme
  • Belirli bir sıraya göre yemek yeme
  • Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma
  • Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme

En sık görülen obsesif kompulsif bozukluk, kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonudur. Kişi ocak, kapı, kilit gibi nesnelerin açık kalmış olabileceğinden, ütü gibi aletlerin fişlerinin prizde takılı kalmış olabileceğinden kuşku duyar ve emin olmak için tekrar tekrar kontrol etme gereksinimi duyar. Bu kuşku ve kontroller yaşamın birçok alanında kendini gösterebilirler. Örnek olarak; 45 yaşında erkek hasta, her akşam işinden evine döndüğünde otomobilini park edip evine girdikten sonra otomobilin kapısını kilitlediğinden emin olmuyor ve bazen iki-üç kez olmak üzere sokağa çıkıp otomobil kapılarını kontrol ediyor.

Diğer sık görülen obsesif kompulsif bozuklukar: Cinsel içerikli obsesyonlar; zaman zaman OKB’li hastalarda kendine, yaşına, toplumdaki yerine hiç yakıştıramadığı bir biçimde, cinsel içerikli obsesyonlarda bulunur. Örnek olarak; 16 yaşında lise öğrencisi erkek hastanın, “Kontrolümü kaybedip de elimde olmadan bayan öğretmenlerime ve kız arkadaşlarıma sarkıntılık yapar mıyım ya da yanlış anlaşılabilecek davranışlarda bulunur muyum?” şeklinde cinsel içerikli obsesyonlara sahip olması.

Dini içerikli obsesyonlar;  dini inançları yoğun yaşayan toplum kesimlerinde sık görülür. Yoğun sıkıntı yaratacak şekilde dini içerikli takıntılı düşünceleri düşünmekten kendini alıkoyamaz. Örnek olarak;  58 yaşında, dini ibadetlerini tam olarak yerine getirdiğini ifade eden bir erkek hastanın, namaz sırasında tam başını secdeye koyduğunda “Allah’ın varlığından kuşku duyma” şeklinde takıntılı düşünceler geldiğinden yakınması.

Simetri/düzen  obsesyon ve kompulsiyonları; simetri gereksinimi ve düzen takıntıları da sık görülen belirtilerdendir. Kişinin tüm yaşamında simetri gereksinimi ve düzenlilik hakimdir. Örnek olarak; 35 yaşında ev kadını olan bir kişinin, sehpaların üzerinde bulunan örtülerin sehpanın tam ortasında durmasına özen göstermesi, halının saçaklarından ters dönenler varsa düzeltmeden duramaması.

TEDAVİ SÜRECİ

OKB tedavisi, ilaç tedavisi uygulanan hastalarda iyileşme yönündeki ilk etkiler 15-20 gün içinde görülmeye başlamakla beraber anlamlı klinik yanıt için gereken süre 8-12 haftayı bulabilir. Antidepresan ilaç ile tedavi gören hastalarda yaklaşık 1-2 yıl ilaç kullanımı ve destekleyecek terapiler ile tedavi başarıya ulaşmaktadır.

En iyi tedavi yöntemi ilaç ve bilişsel davranış terapisidir. Bilişsel davranış terapisinin hedefi; obsesif-kompulsif bozukluğu olanların düşüncelerini gerçekleştirmeden korkularıyla yüz yüze gelmelerini ve anksiyetenin azaltılmasını sağlamaktır.

Simetri ve Düzen Takıntısı

En sık rastlanan obsesyonlardan olan simetri ihtiyacı sonucu kişi gördüğü her nesnenin nizamına dikkat eder. Yaşadığı evi bu takıntısına göre düzenlemiş olsa da, girdiği kamu binaları veya diğer evlerde kendine engel olması güçleşir. Simetrik gözükmesini istediği nesneler bir halının saçakları olabileceği gibi ulaşmaya çalıştığı düzen de yalnızca kendisi için anlam ifade eden bir doku içerebilir.

Bunlar dışında cinsel ve dinsel içerikli obsesyonlar, biriktirme ve saklama, sayma ve dokunma kompülsiyonları da sıklıkla görülür.

Obsesif-Kompülsif Bozukluk, ortaya çıkışı itibariyle tam olarak aydınlatılamasa da genetik sebepler, beyin fonksiyonları, geçmiş yaşantılar ve kişilik özelliklerinin etkili olduğu görülmüştür.

Genetik Faktörler: Hormonal dengesizliğin ebeveynden aktarıldığına ve Obsesif-Kompülsif bozukluğa sahip danışanların anne-babalarında da bu semptomların görülmesine dair bulgular, OKB’nin genetik tarafına işaret eder.

Beyin: Obsesif-Kompülsif Bozukluk, serotonin adı verilen hormonun seviyesindeki düşmeyle de açıklanabilir. Serotonin nöronlar arasında aldığı iletişim rolünün dışında, beynin bazı bölgelerinin işlevini de belirlediğinden, seviyesindeki anormal düşüşler OKB’ye yol açabilir.

Travma: Danışanın çocukluğunda maruz kaldığı cinsel taciz, değerli bir yakını kaybetme veya doğal afet gibi olaylar, diğer çevresel faktörlerle birleşerek OKB’yi ortaya çıkarabilir.

Kişilik Özellikleri: Mükemmelliyetçi, ayrıntılı düşünen, titiz ve kurallara bağlı kişilerde OKB görülme sıklığının daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.

Obsesif-Kompülsif Bozukluğun tedavisi kişinin hayatına devam edebilmesi için yüksek önem taşır. Bir uzmana başvurulmadan önce yaşanan süreçte ailenin ve arkadaşların tepkisi, hastanın tedaviye olan algısını değiştirebilir. Erken tedavi imkanı ve tedaviden alınacak geri dönüşün hızlanması buna bağlıdır. İlaç ve Bilişsel Davranışçı Terapi, OKB tedavisinde en iyi yöntemler olarak bilinir.

Bilişsel Davranışçı  Terapi uygulayan uzman, danışanın içinde hapsolduğu döngüyü kırmak için, kompülsiyonlara sebep olan obsesyonların önüne geçmeye çalışır. Kompülsiyonları engelleyerek, kişinin rahatsız olduğu düşüncelerle yüzleşmesini sağlar. Obsesyonları yinelenen davranışlarla zihninden atamayan kişi, bu fikirlerin içerdiği gerçeklik payını ve sorumluluk algısını yıkarak yerini sağlıklı düşüncelerin aldığı bir sürece girer. Bu nedenle mutlaka bir psikolog desteği almakta fayda vardır.

Yazar: Melek Selen Şen

Nişantaşı Şubemiz

Pendik Şubemiz

Kadıköy Şubemiz

Sorumluluk Reddi: Söz konusu bu tür bilgiler Site’de yalnızca bilgilendirme amacıyla yayınlanmaktadır ve doktorunuz ya da eczacınızın tavsiyelerinin yerini almaz. Bu bilgiler hiçbir koşulda bir hastalığın veya fiziksel problemin tıbbi tanısını koymak için kullanılmamaktadır site üzerinden durumunuzla ilgili endişelerinizi ve sorularınızı sorabilirsiniz. Bununla birlikte her durumda doktorunuza ya da eczacınıza başvurmanız gerekir.