Kaybetme korkusu

Kaygı mı kaybettiren, yoksa kaybetme korkusu mu kaygı yaratır?

Hayatta bizi biz olmaktan uzaklaştıran noktaların başında gelen kaygı hepimiz adına kontrol edilmesi gereken ama zor bir olgudur.

İşimizi kaybetmekten korkarız, sonrasında kaygılanmaya başlarız ve düşüncelerimiz ele geçirir zihnimizi. Bu sefer ne yapacağımızı bilmeden, sürekli düşüncelerle hareket etme yetimizi kullanmaya çalışırız. Yapacağımız işi dahi doğru düzgün yapamayız, çünkü kaybetme korkusundan kaygılanarak kendimize aklımızı toparlayacak alan bırakmamış oluruz. Sonucunda da zaten o kendimize gelememe, başladığımızı sonlandıramama ve bununla bağlantılı olarak da kendimizi düzgün ifade edip sınırlarımızı doğru belirleyememekle kayıp gerçekleşir.

Eğer siz de kaybetme korkusu yaşadığınızı düşünüyorsanız destek almak için yüz yüze veya whatsapp görüntülü konuşma üzerinden ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme randevusu alabilirsiniz.

Neden Biz?

Danışan, toplum ve eğitim odaklı çalışmalar yürüten multidisipliner bir merkez olan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi Uzman Klinik Psikolog/Psikoterapist Fundem Ece tarafından kuruldu.

Danışmanlık ve psikoloji faaliyetlerimizle toplumun çekirdeğini oluşturan çocuk, genç ve yetişkin bireylere, çift ve ailelere destek sunuyoruz.

Randevu talepleriniz için bizimle WhatsApp butonları üzerinden veya doğrudan iletişime geçebilirsiniz.

👇

Nişantaşı Şubemiz

Pendik Şubemiz

Kadıköy Şubemiz

Kaybetme Korkusu ve İlişkiler

İlişkimizi kaybetmekten korkarız, aslında sevilip beğenilen kişi kendi olduğumuz benlikken yeni bir ilişkiye adım atıldığında o benlikten uzaklaşmaya başlarız. Ancak atlanılan nokta; biz yine aynı kişiyiz ve inanın ki hiç değişmedik. Sadece hayatımıza aldığımız kişiye göre kendimize yön verdik.

Peki neden?

O kişi olduğumuz gibi beğendi, peki biz neden kendimizi farklı ortaya koymaya başladık?

Yoksa o hayatımıza aldığımız kişiye olan bağlılığımız arttı ve onu kaybetmekten korkarak ilişkimizde de kaygı mı yaşamaya başladık?

Özetle kaygılı düşünceler zihnimizi ele geçirdi ve olmadığımız biri gibi mi olmaya başlandı?

Peki bir yere kadar bunu devam ettirebildik, sonrasında ise patlak verir.

Niçin mi?

Bir yere kadar dayanabiliriz ve sonrasında kaybedeceğim kaygısıyla da hareket ederek köşeye sıkışan benlik kendini ortaya koymaya çabalar. Bu kaygıyla yüksek tepkilerde bulunur ve kayıp gerçekleşir.

Kaybetme Korkusu ve Aile

Ailemizi kaybetmekten korkarız, ölüm kaygılarını zihnimizde her an barındırırız ama sote bir yere koymaya özenle dikkat ederiz. Öyle ki bu durum gerçekleştiğinde yeri gelir yasımızı bile yaşayamayacak kadar kabullenememe noktasına varırız. Kaygı bu noktada davranışı bastıran ve işlevsel olmayan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü ailemiz yaşarken ne kadar kaybetme kaygısı ile ilerlesek de bastırdığımız için onlarla sınırlı olan zamanımızı doyasıya yaşayamayabiliriz. Sonrasında ise kaygı işlevsel hale getirmediği gibi bir yandan da pişmanlık doğurur ve sonuç olarak kayıp gerçekleşir.

Arkadaşlarımızı kaybetmekten korkarız, sosyalleşirken kaygıyla başlarda ayak uydurabildiğimiz ve tahammül edebildiğimiz şeylere belli bir noktadan sonra edemiyor oluruz. Normalde tepkisiz kaldıklarımıza artık tepki veriyor oluruz ve bu ters bir etki oluşturur. Kaybetmekten korkarken, sosyalleşmede iyi ilişki kuralım ve arkadaşlarımızı kaybetmeyelim kaygısı ile hareket ederken sonuç yine aynı olur ve kayıp gerçekleşir.

Kendimizi kaybetmekten korkarız ve sonrasında kaygılı bir hayat sürmeye başlarız. Sürekli kendine eleştiriler yığdıran ve suçlulukla ilerleyen bir benlik düşünün, ne kadar da yorucu… Oysa kaçımız kendinden emin ve ayakları yere basıp, özgüven sahibi biri olarak yaşamını kaygısızca sürdürebiliyor. Tüm hayatımız boyunca bu kaygı ile yaşayıp ilerler ve bu zinciri kırmak adına hiçbir şey yapmazsak; aynı şey benliğimize de olur ve kayıp gerçekleşir.

Kaygısız hayat tabi ki ütopik bir şey. Ancak unutmayın ki belirli bir düzeyde tutmak ve mümkün olduğunca kaygımızı kontrol edebilmek bizim elimizde…

Kendimizle tanışmaya ve kendimizi sevip, olduğumuz gibi kabul ettiğimiz, optimal düzeyde kaygılı bir benliğe merhaba diyerek güne başlayalım mı?

Nişantaşı Şubemiz

Pendik Şubemiz

Kadıköy Şubemiz

Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece

Sorumluluk Reddi: Söz konusu bu tür bilgiler Site’de yalnızca bilgilendirme amacıyla yayınlanmaktadır ve doktorunuz ya da eczacınızın tavsiyelerinin yerini almaz. Bu bilgiler hiçbir koşulda bir hastalığın veya fiziksel problemin tıbbi tanısını koymak için kullanılmamaktadır site üzerinden durumunuzla ilgili endişelerinizi ve sorularınızı sorabilirsiniz. Bununla birlikte her durumda doktorunuza ya da eczacınıza başvurmanız gerekir.