İçindekiler
Narsist, bir kişinin etrafındakilerin ihtiyaçlarını görmezden gelmesine neden olabilecek ölçüde aşırı öz-katılımdır. Herkes zaman zaman narsist davranış gösterebilir olsa da gerçek narsist kişilik bozukluğu nedir? Gerçek narsist insanlar sık sık başkalarının duygularını göz ardı ederler. Bu bireyler, aynı zamanda davranışlarının diğer insanlar üzerindeki etkisini de anlamamaktadırlar. Narsisizmin bir özellik olduğuna dikkat etmek önemlidir, ancak aynı zamanda daha büyük bir kişilik bozukluğunun bir parçası olabilir.
Narsisizm bir spektrum olduğu için her narsistin Narsisistik Kişilik Bozukluğu (NPD) yoktur. Spektrumun en yüksek ucunda olan insanlar NPD olarak sınıflandırılanlardır, ancak yine de narsisistik özelliklere sahip diğerleri narsisistik spektrumun alt ucuna düşebilir. Narsisizm belirtileri gösteren insanlar genellikle çok çekici ve karizmatik olabilirler. Özellikle ilişkilerde, hemen olumsuz davranış göstermezler. Narsist kişilik bozukluğu nedir? Bu insanlar genellikle kendilerini egolarını besleyen insanlarla çevrelemeyi severler. Bu ilişkiler yüzeysel olsa bile, kendileri hakkındaki fikirlerini pekiştirmek için ilişkiler kurarlar.
Eğer siz de narsist kişilik bozukluğu yaşadığınızı düşünüyorsanız destek almak için yüz yüze veya whatsapp görüntülü konuşma üzerinden ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme randevusu alabilirsiniz.
Neden Biz?
Danışan, toplum ve eğitim odaklı çalışmalar yürüten multidisipliner bir merkez olan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi Uzman Klinik Psikolog/Psikoterapist Fundem Ece tarafından kuruldu.
Danışmanlık ve psikoloji faaliyetlerimizle toplumun çekirdeğini oluşturan çocuk, genç ve yetişkin bireylere, çift ve ailelere destek sunuyoruz.
Randevu talepleriniz için bizimle WhatsApp butonları üzerinden veya doğrudan iletişime geçebilirsiniz.
👇
Narsisizm Nedir?
Narsisizm diğer bir adıyla özseverlik, kısaca açıklarsak kişinin kendine aşık olma durumunu anlatan bir terimdir.
Narsistik kişilik bozukluğunda kendini üstün görme, etrafındakileri aşağılama, empati duygusundan yoksunluk, başkalarını sömürme, eleştiriye karşı duyarlılık ve başarıya karşı aşırı odaklanma gibi belirtiler bulunmaktadır.
Narsistik Kişilik Bozukluğu Tedavi Yöntemleri:
Narsistik kişilik bozukluğu teşhisi bir psikiyatrist veya uzman bir psikolog tarafından kişinin davranışlarını gözlemleyerek ve düşünce kalıplarını değerlendirerek konur. Narsistik kişilik bozukluğunun tedavisinde hangi tür terapi kullanılacağının dışında terapi sürecinde üzerine yoğunlaşılacak 5 alan üzerinden gidilir. Bunlar;
- Kişilerarası ilişkiler ve mesleki işlevler
- Özne/eyleme hissi
- Duygu düzenleme becerileri
- Yansıtma yeteneği
- Yas tutma becerisi

1- Kişilerarası İlişkiler ve Mesleki İşlevler: Bu alanda insanlarla iş birliği yapma, gerçek ilişki kurma, müzakere yapma gibi işlevler üzerine çalışılır.
2- Özne/eyleme Hissi: Bu alanda kişinin hatalarını kabul etmesi, eleştiriye karşı hassasiyetini azaltması genel olarak içsel kontrolü üzerine çalışılır.
3- Duygu Düzenleme Hissi: Kişinin duygularını kabul etmesi, geliştirilmesi gereken duygu alanlarının geliştirilmesi gibi konular üzerine çalışılır.
4- Yansıtma Yeteneği: Burada kişinin hem kendisine hem de diğer insanlara karşı bakış açıları ve içsel huzuru üzerine çalışma yapılır.
5- Yas Tutma Becerisi: Bu alanda kişinin kayıp duygusu üzerine çalışılır.
Danışanın ihtiyacına göre terapi süresince bu alanlara ayrılan zamanlar farklılık gösterilebilir.
Narsist Kişilik Bozukluğu Tedavisinde Kullanılan Psikoterapiler:
Psikoterapi, narsistik kişilik bozukluğunun tedavisinde başvurulan temel yöntemlerden birisidir.
Bilişsel Davranışçı Terapi:
Ellis, Beck, Davis ve Freedman tarafından geliştirilen terapi ekolü ile istenmeyen davranışlara sebep olan inanç ve düşünce yapısını değiştirmektir. Bu terapi ekolünde narsistik kişilerin kendilerini üstün gören düşüncelerini daha sağlıklı düşünce biçimi geliştirerek onunla değiştirme ve yapılandırma hedeflenir.
Şema Terapi:
Erken dönem yaşantılarda deneyimlenenlerden veya çocuklukta yaşanılan sevgi yoksunluğundan dolayı alamadığı sevgiyi kendi kendisine vermeye çalışan aynı zamanda kendini koruma içgüdüsüyle narsistik kişiliğin ortaya çıktığını savunan şema terapisi duygusal deneyimleri düzeltmeyi, kısıtlı bir ebeveynlik yapma ve empati kurma gibi teknikler ile bu özelliklerin kişilikteki ağırlığını azaltmayı hedefleyerek daha sağlıklı işleyen bir birey oluşturmayı amaçlar.
Meta-Bilişsel Terapi: DSM-5’te belirlenen semptomlara odaklanarak çalışan ve narsistik kişilik bozukluğu için geliştirilen bir tedavi yöntemidir. 2 aşamadan oluşan bu terapi sürecinin ilk kısmı sahenin ayarlanması, ikinci kısmı ise değişim teşviği olarak adlandırılır. Sahne ayarlanması da 5 bölümden oluşur. Bu terapide ana hedef danışana eski davranışlara ve bu davranışlara kaynaklık eden düşünce sistemlerine karşı eleştirel bir düşünce kazandırarak yeni düşünce şemaları oluşturmak.
İlaç Tedavisi:
Narsist kişilik bozukluğu tedavisinde ilaç kullanımı direkt olarak kişiliği değiştirmek için kullanılmaz. Bu kişilik bozukluğu ile birlikte gelişen depresyon, anksiyete veya diğer psikolojik sorunların tedavisinde yardımcı olması adına kullanılır. Kullanılan ilaçlar narsistik bireylerin dalgalı duygu durumlarını dengeleme konusunda yardımcı olabilir.

Narsist Kişilik Bozukluğunda Uygulanan Terapi Yöntemlerinin Ortak İlkeleri:
Bahsedilen tedavi yöntemleri narsist kişilik bozukluğunda kullanılmak adına hiç teste tabi tutulmadığı için her ekolün artı ve eksi yönleri vardır bu yüzden uygulanacak ekolün danışanın ihtiyacına göre belirlenmesi gerekmektedir. Hangi terapi ekolü kullanılırsa kullanılsın danışan ve terapist arasında sağlıklı bir güven bağı oluşturulmalıdır ve terapi süresince konuşulan konuların gizliliği vurgulanmalıdır. Danışan hakkında terapiye başlamadan gerekli bütün bilgiler alınmalıdır ve danışan hakkında doğru bir özgeçmiş bilgisine sahip olunmalıdır. Sonrasında uygunluğa göre bir terapi ekolünden çalışılabilir.
Narsistik Kişilik Bozukluğu Tedavisinde Karşılaşılan Zorluklar:
Kabul Etmeme: Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişilerin kendilerini üstün görme ve hatalarını kabul etmeme gibi kişilik özelliklerinden dolayı kişinin yardıma ihtiyaçları olduğunu kabul etmeleri zor olabilir. Bu kişiler terapiye karşı direnç gösterebilirler veya terapiye hiç gitmeyebilirler.
Narsistik kişilik bozukluğuna eşlik eden depresyon, anksiyete, mükemmelliyetçilik, utanma gibi durum bozuklukları tedaviyi zorlaştırabilir.
Devamlılık Gereksinimi: Narsistik kişilik bozukluğu tedavisi kısa süreli bir tedavi olmadığı için uzun sürdüğünde danışanın devam etmek istememesi.
Sosyal Çevrenin Etkisi: Narsistik kişilik bozukluğu tedavisi sadece danışanla yürütülen bir süreç olmadığı için terapi sürecinde aile ve sosyal çevrenin de önemli bir rolü vardır. Eğer danışan sosya çevresinden ve ailesinden zorbalayıcı veya dışlayıcı bir tavır görürse bu da tedaviyi zorlaştırmaktadır.
Narsistik Kişilik Bozukluğu Tedavi Sürecinin Önemi:
Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişilerin bu durum kişisel ilişkilerini, hayatını ve sosyal etkileşimlerini etkilemektedir. Bu yüzden tedavi sadece kişinin psikolojik sağlamlığı için değil aynı zamanda toplumda daha sağlıklı ilişkiler kurabilmesi adına da önemlidir. Aynı zamanda kişinin zayıf yönlerine odaklanmak, bireyin empati yapabilme yeteneğini geliştirmek ve davranışsal değişiklikler sağlamak tedavinin amaçlarındandır. Bu noktada kişinin kendi gelişimi için de önemli bir süreçtir. Bu süreç uzun ve yorucu bir süreç olucağı için kişinin sabrı ve isteği bu noktada önemli bir rol oynamaktadır.
Narsisizm Türleri
Narsistik davranışın altına düşebileceği iki farklı narsisizm türü vardır. İki türün ortak özellikleri olabilir ancak farklı çocukluk deneyimlerinden gelebilir. Bu iki tip aynı zamanda insanların ilişkilerde nasıl davranacaklarını da belirler.
Büyüklenmeci Narsisizm
Bu davranışa sahip kişilere, büyük olasılıkla, çocukluklarında diğerlerinden üstün veya üstünmüşler gibi davranılmıştır. Bu beklentiler, yetişkin olduklarında da onları takip edebilir. Bu kişiler genel olarak, övünme ve elitist olma eğilimindedirler. Büyüklenmeci narsisizmi olanlar saldırgan, baskındır ve kendi önemlerini abartırlar. Kendilerine çok güvenen bu kişiler ve aynı zamanda hassas kişiler değillerdir.
Savunmasız Narsisizm
Bu davranış genellikle çocuklukta ihmal veya istismarın sonucudur. Bu davranışa sahip insanlar diğer insanlara göre çok daha hassastır. Narsistik davranış, onları yetersizlik duygularına karşı korumaya yardımcı olur. Başkalarından aşağı ve üstün hissetmek arasında gidip gelseler de başkaları onlara özelmiş gibi davranmadığında kırgın veya endişeli hissederler.

Narsist Kişilik Bozukluğunun Belirtileri
Bu durumu yaşayan bir kişinin ilk belirgin belirtisi, sosyal bir ortamda ilgi odağı olmaktır. Herkes tarafından beğenilmek için güçlü bir istek duymasıdır. Bu arzu herkes tarafından görülebilecek kadar açıktır. Kişi çoğu zaman bu durumları yaratan koşulları yaratır. Narsistik kişilik bozukluğunun diğer belirtileri şunlardır:
- Kendini aşırı beğenmek
- Kendini diğer insanlardan üstün ve zeki görmek
- Ortamlardaki tek ilgi odağı olmayı istemek
- Herkesin kendisiyle ilgilenmesini beklemek
- Herkesten başarılı olma hırsıyla hareket etmek
- Empatiden yoksun olmak
- Başkalarının hayatını kıskanmak ve onların yerinde olmayı istemek
- Sosyal çevre tarafından dışlandığını hissetmek
- Kişileri kendi işleri için manipüle etmek ve kullanmak
- Sosyal çevrenin kendisine hayran olmasını beklemek
- Sadece kendi isteklerinin yapılmasını istemek
- Aşırı kibirli olmak
Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler, toplumdan dışlandıklarında, eleştirildiklerinde veya sosyal yaşamlarında sevilmediklerinde saldırgan tavırlar sergileyebilirler. Çevreden gelen herhangi bir tepki veya eleştiri; kişinin kendini değersiz, önemsiz, özel veya önemsiz, hatta aşağılanmış hissetmesine neden olabilir. Bu, narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerin depresif, sabırsız olmalarına ve öfke kontrolü ile ilgili sorunlar yaşamalarına neden olabilir.
Narsist Kişiler Neden Evlenir?
Narsisist bir bireyin, evlendiği kişide mutlaka güzellik, zenginlik ve güç gibi özellikler bulunuz ve aslında bu bireylerin âşık olduğu şeyler evlendiği kişideki bu özelliklerdir. Narsist kişi bu özelliklerden beslenir. Çünkü, narsist birey mükemmeldir, partnerinin de onun gibi mükemmel olmasını bekler. Sonuçla, karışışındaki insan aslında kendisinden bir uzantıdır. Narsist kişilik yapısına sahip bireyler dışarıdan bakıldığında sanki kimseye ihtiyaçları yokmuş gibi görünürler. Güçlü, özgüvenli, hatta yer yer kibirli bir tavır sergileyebilirler. Bu yüzden çoğu insan, bir narsistin neden evlenmek isteyebileceğini anlamakta zorlanır. “Zaten kendi kendine yetiyor, kimseyi beğenmiyor, neden biriyle hayatını birleştirsin ki?” diye düşünebiliriz. Ancak gerçek hiç de öyle değildir.
Evliliği Bir “Araç” Gibi Görme Eğilimindedirler
Narsist kişiler evliliğe çoğu zaman romantik bir birliktelikten ziyade bir araç ya da bir “rol” gibi yaklaşır. Evlenmek, onların toplumda daha kabul gören, “başarılı” ve “saygın” biri gibi algılanmalarına yardımcı olabilir. Özellikle dışarıdan kusursuz görünmeye büyük önem verdikleri için, evli olmak imajlarını tamamlayan bir parça haline gelir.
Bazı narsistler, karşılarındaki kişiyi adeta bir “aksesuar” gibi görür. Eşleri onların başarılarını, zenginliklerini ya da çekiciliklerini tamamlayan bir figürdür. Bu nedenle evlilik, statü kazanımı veya “ben de evlendim” diyebilme ihtiyacıyla gerçekleşebilir.
Kendine Ayna Arar
Narsist bireylerin temel motivasyonlarından biri, sürekli olarak onaylanmak ve takdir edilmektir. Evlenilecek kişi, çoğu zaman bu onayı sağlayacak bir kaynak olarak seçilir. Duygusal ihtiyaçlara değil, daha çok egoyu besleyen bir yapıya sahip olması beklenir. Partnerleri, onların üstünlük duygularını beslemeli, onları sürekli yüceltmelidir. Bu durum uzun vadede oldukça yorucu olabilir ama narsist kişi için evliliğin en önemli işlevlerinden biridir.
Kontrol Etme ve Sahip Olma İhtiyacı
Narsist kişiler çoğu zaman güçlü bir kontrol ihtiyacına sahiptir. Bir ilişkiyi, özellikle evliliği; karşısındaki kişiyi kontrol edebileceği, yönlendirebileceği, hatta zamanla şekillendirebileceği bir alan olarak görebilir. Evlilik, hayatındaki kişiyi daha fazla denetleyebileceği bir yapı sunar. Bu da narsist bireyin içsel güvensizliklerini yatıştırır.
Yalnızlığa Tahammülsüzlük
İlginçtir ki, narsist kişiler dışarıya güçlü görünmeye çalışsalar da yalnız kalmaya pek dayanamazlar. Sürekli bir ilgi ve dikkat arayışı içindedirler. Evlenmek, bu ilginin sürekli hale gelmesini sağlayabilir. Evde her daim onları dinleyen, ilgilenen, destekleyen ya da övgüyle yaklaşan biri olması, onların içsel boşluklarını bir nebze olsun doldurur.
Aile ve Toplumsal Baskılar
Bazen narsist bireyler de herkes gibi toplumsal normlara maruz kalır. “Evlenmelisin”, “Artık yaşın geldi”, “Bekar olmak ayıp” gibi cümleler onların kulağına da gelir. Ancak bir farkla: narsist kişi bunu bir “başarı” ya da “görev tamamlama” olarak algılar. Gerçekten birini sevdiği için değil, olması gerektiği için evlenebilir.
Çocuk Sahibi Olma ve Genetik Devam
Bazı narsist bireyler, çocuk yapma fikrini “benim genlerim sürmeli” gibi bir yerden değerlendirebilir. Onlar için çocuk, bir nevi kendi mükemmelliklerinin devamı olarak görülür. Bu da evlenmek için bir diğer neden olabilir.
Narsist Erkek
Narsisizm erkekler ve kadınlarda da görülebilen bir kişilik bozukluğu olmakla beraberi narsist kişilik bozukluğu olanların %75’i erkektir. Narsist erkekler güç ve hakimiyet hissiden beslenmektedirler. Çoğu şık giynimli, sporla ilgilenen insanlardır. Bu çekiciliklerini, diğer insanları etkilemek için kullanırlar. Etkisi altına aldıkları insanları değersizleştirip kendilerini daha güçlü hale getirirler.
Narsist Ne Zaman Saygı Duyar?
Narsist bir bireyin, karşısındaki insana saygı göstermesi oldukça zordur. Hayatındaki insanları kontrol altına almayı çok sevdiği ve bunu çok başarılı bir şekilde yaptığından dolayı karşısındaki insanlara çok kolay bir şekilde saygı duymaz. Ancak, başka insanların düşüncüleri ve eylemleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa, bu kişiler saygı duyar. Yani bu kişilerin, çevresindeki insanlara saygı duymasının yolu, kendi amaçlarının karşılanmasıdır.
Dijital Narsisizm nedir?
Narsisizm: Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kabaca tabirle kişinin kendine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Kelime kökeni Yunan mitolojisinden bir kahraman olan Narkissos’dan gelir.
Narsisizmin ileri boyutlarda olmasına tıpta narsisistik kişilik bozukluğu adı verilmektedir.
Sigmund Freud narsisizmi “dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi” şeklinde açıklamıştır.
Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.
Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, kendilerini aşırı önemli görüp sürekli ilgi ve hayranlık beklerler. Empati yapamaz, başkalarının düşüncelerine değer vermezler. Kendi çıkarlarını her şeyin önünde tutar, planlarına ulaşamadıklarında öfkelenip çökerler. Her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerektiğine inanır ve aksi durumda başkalarının fikirlerine tahammül edemezler.

Dijital Narsisizm: Sosyal Medya Kullanımının narsistik kişilik üzerindeki etkileri nelerdir?
Modern çağda teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte dijital dünya, hayatımızın her alanına nüfuz etti ve bu dünya her geçen gün daha da genişliyor. Dijitalleşme süreciyle birlikte, sosyal medya platformları ve diğer çevrimiçi etkileşimler ile dijital içerik oluşturma araçları, bireylerin duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri, yaratıcılıklarını sergilemeleri ve birbirleriyle iletişim kurmaları için benzersiz fırsatlar sunuyor. Ancak, bu sürecin parlak yüzünün ardında karanlık bir taraf da var. Sanal dünyanın sunduğu birçok avantajın yanı sıra, bazı olumsuz yan etkiler de ortaya çıkıyor. Bu etkilerden biri de son dönemde giderek daha fazla dikkat çeken “dijital narsisizm” olgusudur.
Dijital narsisizmi başta tanımını yaptığımız narsisistik özelliklerin sanal dünyayı oluşturan dijital platformlarda daha belirgin bir şekilde sergilenmesi olarak tanımlayabiliriz. Dijital narsisizm, bireylerin dijital platformlarda kendilerini aşırı derecede beğenmiş ve önemli görme eğilimlerini tanımlar. Bu durum, sosyal medya ve diğer çevrimiçi ortamlar aracılığıyla sürekli olarak ilgi, onay ve hayranlık arayışı ile kendini gösterir. Dijital narsisistler, sosyal medya hesaplarında kendilerini idealize edilmiş bir şekilde sunar, beğeniler ve yorumlar aracılığıyla kendilerini değerlendirir ve genellikle empati eksikliği gösterirler. Bu davranış, kişisel başarıları, güzellik standartlarını ve popülerliklerini abartma eğiliminde olan bir online kimlik yaratma ile ilişkilidir.
Dijital narsisistler tıpkı narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bireylerin yaptığı gibi çevrimiçi etkileşimlerde de diğer insanların duygusal ihtiyaçlarını ve düşüncelerini göz ardı edebilirler. Sürekli olarak kendini sergileme, onay ve beğeni arayışı, diğerlerini gölgede bırakma ve sanal dünyada kendi benliğini abartılı bir şekilde yüceltme gibi davranışlar bazı olumsuz durumlara yol açar:
- Dijital Bağımlılık: Sürekli olarak sosyal medyada veya diğer dijital platformlarda vakit geçiren dijital narsisistler adeta bağımlı gibidirler ve bu tür dijital aktiviteler için çok fazla zaman harcadıklarından dolayı iş, eğitim veya kişisel gelişim gibi daha önemli görevleri ihmal edebilirler.
- Konsantrasyon Sorunları: Sürekli olarak beğeni ve onay arayışı, kişinin gerçek dünyadaki aktivitelere odaklanmasını zorlaştırabilir. Bu da dikkat eksikliğine yol açar.
- Gerçeklikten Uzaklaşma: Dijital narsisistler, sanal dünyada yarattıkları mükemmelliğe o kadar odaklanırlar ki çoğu zaman gerçek dünyanın sorunlarından veya zorluklarından kaçarlar.
- Olumsuz Benlik Algısı: Dijital narsisistler kendilerini sürekli olarak diğer insanlarla karşılaştırır ve daha iyi görünmeye çalışırlar. Bu da çoğunlukla olumsuz bir benlik algısı edinmelerine yol açar.
- İlişki Sorunları: Dijital narsisizm empatiyi körelttiğinden kişilerin gerçek hayatta sağlıklı ilişkiler kurmalarını zorlaştırabilir.
- Duygusal Dengesizlik: Sürekli olarak beğeni ve onay arayışı kişinin duygusal dengesini bozabilir. Dijital narsisizm anksiyete ve depresyon gibi bozuklukların oluşma riskini artırabilir.
Dijital dünya, bireylere kendilerini ifade etme ve yaratıcılıklarını sergileme imkânı sunsa da olumsuz etkilerini en aza indirmek için dijital platformlarda paylaşım yaparken, dikkat çekme amacıyla değil, gerçek anlamda bir iletişim kurmaya yönelik içerik oluşturmak daha sağlıklı olacaktır. Dijital narsisizmin zararları kişinin dijital yaşamını dengelemesi ve sağlıklı sınırlar koyması gerektiğini göstermektedir. Dijital narsisizmin etkilerine karşı bilinçli olmak ve çevrimiçi dünyada gerçek bağlantıları sürdürmeye özen göstermek, sağlıklı bir dijital deneyim yaşamanın anahtarı olabilir.
Dijital Narsisizmin Artışı: Sosyal Medyanın yaygınlaşması ve internetin hayatımızdaki önemi dijital narsisizmin artmasına nasıl etki ediyor?
Öncelikle, sosyal medya platformları, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini köklü bir şekilde değiştirdi. Artık insanlar, düşüncelerini ve duygularını paylaşmak için sadece kişisel iletişimle sınırlı kalmıyor; anlık paylaşımlar, hikayeler ve canlı yayınlar aracılığıyla hayatlarının her anını takipçileriyle paylaşıyorlar. Bu durum, bireylerin kendilerini sürekli olarak sergileme ihtiyacı hissetmesine yol açıyor. Sosyal medyanın yaygınlaşması ve internetin hayatımızdaki önemi, dijital narsisizmin artmasına çeşitli yollarla katkıda bulunuyor:
- Sürekli Onay Arayışı: Sosyal medya platformları, beğeniler, yorumlar ve paylaşımlar yoluyla sürekli olarak onay arayışını teşvik eder. Bu, bireylerin kendilerini başkalarına beğendirme ve takdir edilme ihtiyacını artırır, bu da narsisistik eğilimleri besler.
- İdealize Edilmiş Kimlikler: Sosyal medya, bireylerin kendilerini idealize edilmiş bir şekilde sunmalarına olanak tanır. Filtreler, dikkatlice seçilmiş fotoğraflar ve olumlu içerikler, kişinin gerçekte olduğundan daha mükemmel bir görüntü sergilemesini sağlar. Bu durum, gerçek kimlik ile çevrimiçi kimlik arasında bir uçurum yaratarak narsisizmi körükler.
- Rekabet ve Kıyaslama: Sosyal medya platformlarında kullanıcılar sık sık kendilerini başkalarıyla kıyaslar. Bu kıyaslama, bireylerin sürekli olarak kendilerini daha iyi, daha güzel, daha başarılı veya daha popüler hissetme arayışına girmelerine neden olur. Bu da narsisistik eğilimlerin artmasına yol açar.
- Empati Eksikliği: Dijital ortam, yüz yüze etkileşimden yoksun olduğu için empati kurmayı zorlaştırır. Bu durum, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını göz ardı etme eğilimini artırır ve narsisizmi pekiştirir.
- Kolay Erişim ve Yayılım: Sosyal medya ve internet, bireylerin düşüncelerini, başarılarını ve günlük hayatlarını anında geniş bir kitleyle paylaşmalarına olanak tanır. Bu hızlı ve geniş erişim, bireylerin kendilerini sürekli olarak ön planda tutma ve dikkat çekme ihtiyacını artırır.
- Bağımlılık ve Dopamin Salınımı: Beğeniler ve yorumlar gibi sosyal medya etkileşimleri, beyinde dopamin salınımını tetikleyerek bir tür bağımlılık yaratır. Bu, bireylerin sürekli olarak bu ödül mekanizmasını aramalarına ve narsisistik davranışlarını sürdürmelerine neden olabilir.
Bu faktörler, sosyal medyanın ve internetin dijital narsisizmin artmasına nasıl katkıda bulunduğunu gösterir.

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir?
Narsisizm kavramı Yunan mitolojisine kadar dayanmaktadır. Mitolojide, genç bir adam olan Narkissos, kendi yansımasına âşık olur ve bu aşk onu ölümüne sürükler. Bu hikâye, kişinin kendine aşırı derecede hayranlık duymasını ve başkalarına olan ilgisizliğini simgeler. Narsisizm terimi buradan türetilmiştir ve zamanla psikolojik bir kavram olarak evrilmiştir. Daha sonra narsisizm kavramı üzerine çalışmalar 20. Yüzyılda Freud ile birlikte artış göstermiştir. O yıllarda narsisizm kavramı bu kadar araştırılmadığından ve anlamı bu denli genişlemediğinden narsisizm kavramı ile ilgilenen psikanalizciler narsisizmi daha çok cinsellikle bağdaştırmışlardır ( Bolat, Demir & Ülker, 2016). Günümüzde ise Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB), kişinin kendisini eşşiz görmesi, kibirli tavırlar, eleştirilere kapalı olması ve ilgi odağı olma isteği gibi özelliklerle karakterize edilir ( Ronningstam, 2010). Caligor ve ark. (2015) göre, Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) toplumun %1-5’inde görülmekte ve erkeklerde kadınlara oranla daha fazla rastlanmaktadır.

Narsistik Yaralanma Nedir?
Narsistik yaralanma, narsistik bireylerin yaşamlarında sarsıcı ve yıkıcı bazı sonuçlara yol açan duygusal ve psikolojik tepkilerdir. Eleştiri, başarısızlık, reddedilme, aşağılanmanın sebep olduğu bu yaralanmada narsistik bozukluğa sahip kişilerin kendileri için yarattıkları imaj sarsılır. Bu sarsıntıya karşılık aşırı duygusal tepkiler (öfke, utanç) ve savunma mekanizmaları (inkar, yansıtma) görülebilir.
Neden Biz?
Danışan, toplum ve eğitim odaklı çalışmalar yürüten multidisipliner bir merkez olan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi Uzman Klinik Psikolog/Psikoterapist Fundem Ece tarafından kuruldu.
Danışmanlık ve psikoloji faaliyetlerimizle toplumun çekirdeğini oluşturan çocuk, genç ve yetişkin bireylere, çift ve ailelere destek sunuyoruz.
Randevu talepleriniz için bizimle WhatsApp butonları üzerinden veya doğrudan iletişime geçebilirsiniz.
👇
Narsistik Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Genellikle kendini ergenlik ve erken yetişkinlik dönemlerinde gösteren Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:
- Kendini Büyük Görme: Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler, kendilerini diğer insanlara göre büyük ve aşırı yetenekli görürler (American Psychiatric Association, 2013).
- Manipülasyon: Narsistik bireyler, başka kişileri kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ederek onlardan faydalanabilirler.
- Hayranlık Beklentisi: Çevrelerindeki insanlardan sürekli bir hayranlık ve beğenilme arzusu duyarlar.
- Empati Yoksunluğu: Başkalarının duygularını anlayamazlar.
- Kıskançlık: Başkaları tarafından kıskanıldıklarına inanırlar. Aynı zamanda başkalarının üstünlüklerini kıskanırlar.
- Eleştiriye Karşı Hassasiyet: Eleştirileri kabul etmek istemezler. Eleştirilere öfke ve saldırganlıkla tepki verebilirler ( Ronningstam, 2010).
- Özel Muamele Beklentisi: Kendilerini özel ve eşsiz olarak gördüklerinden toplum tarafından farklı bir muameleyle karşılanmaları gerektiğini düşünürler.
Narsistik Kişilik Bozukluğu Tanısı
Bir kişinin Narsistik Kişilik Bozukluğu’na (NKB) sahip olup olmadığı tespitini yapmak için başvurulması gereken ilk yer DSM-5tir (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı). DSM- 5’e göre bir kişinin Narsistik Kişilik Bozukluğu tanısı alabilmesi için aşağıda verilen semptomlardan en az 5 tanesine sahip olması gerekmektedir.
- Kendisinin çok önemli olduğunu düşünür.
- Sınırsız başarı, güç, güzellik, zeka gibi kavramları düşler.
- Kendisinin çok özel olduğuna inanır ve kendisini yalnızca özel veya üstün kişilerin anlayacağını düşünür.
- Çok beğeni görmek ister.
- Hak ettiği duygusu içindedir.
- Başkalarını kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmez.
- Empati becerisinden yoksundurlar.
- Başkalarını kıskanırlar ve başkaları tarafından kıskanıldıklarını düşünürler.
- Kibirli, kendini beğenmiş veya saygısızca tutumlar sergilerler.
Narsistik Kişilik Bozukluğunun Sonuçları
- Sosyal İlişkilerde Bozulma: Narsistik kişilik bozukluğuna sahip bireyler empatiden yoksun ve kendilerini diğerlerinden üstün gördüklerinden dolayı diğer insanlarla olan ilişkilerini sürdürmekte bazı problemler yaşarlar (Miller, Widiger ve Campbell, 2010).
- Psikolojik Sağlık Problemleri: Narsistik kişilik bozukluğuna başka ruhsal bozuklukların da eşlik ettiği görülmektedir. Depresyon, anksiyete bozukluğu, madde kullanımı ve diğer kişilik bozuklarıyla eş tanı olarak görülebilir. Bu durumda, narsistik bireye yaklaşım ve tedaviyi zorlaştırabilmektedir.
- İş ve Akademik Hayatta Sorunlar: Narsistik kişiler eleştirilere tamamen kapalı olduklarından dolayı mesleki ve akademik hayatlarında bazı problemler yaşayabilmektedirler. Aynı zamanda empati becerisinden yoksun olan bu kişiler ekip çalışmalarına pek yatkın değildir.
- Hukuki Problemler: Narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler kendi çıkarlarını korumak amacıyla yasal olmayan bazı eylemlerde bulunabilirler.

Narsistik Kişilik Bozukluğu Tedavisi
Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) tedavi sürecinde narsistik bireylerin sahip olduğu bazı semptomlardan ( üstün görme eğilimi, empati yoksunluğu) dolayı zorlaşabilmektedir. Aynı zamanda narsistik bireyler kendilerinde bir sorun olduğunu düşünmezler ve bu yüzden tedaviye çok sıcak bakmayabilirler. Çoğunlukla aile ve çevredeki kişilerin yönlendirmesiyle tedaviyi talep etmektedirler. Genellik tedavi sürecinde psikoterapiler ve nadiren ilaç tedavisi eşlik etmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bilişsel- Davranışçı Terapi’de kişilerin olumsuz davranışlarını fark etmesini sağlamak ve bunları sağlıklı bir forma sokmak hedeflenir. Bu terapi yaklaşımında, narsistik bireyler gerçekten ve empatiden uzak düşünce ve davranış kalıplarıyla yüzleştirilerek bu davranışların yol açtığı olumsuzluklar giderilmeye, kişinin ilişkilerini geliştirilmeye odaklanılır ( Yıldırım ve Kansu, 2022).
Psikodinamik Terapi: Psikodinamik yaklaşımda kişinin bilinç dışı ve geçmiş deneyimlerine odaklanarak şu anki problemler çözülmeye çalışılır.
Aile Terapisi: Narsistik kişiler aile içinde de birçok problem yaşadıklarından aile terapisi önemli bir konumdadır. Aile üyelerinin narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişinin duygu ve düşünce tarzını anlaması yoluyla aile içi çatışmaların azaltılması hedeflenmektedir.
Dijital Narsisizmin Bireylerin üzerindeki psikolojik ve sosyal etkileri nelerdir?
Dijital narsisizm, bireylerin psikolojik ve sosyal dünyasında derin izler bırakırken, birçok karmaşık etkiye yol açmaktadır. Bu olgu, bireylerin özsaygılarını sosyal medya üzerindeki beğeni ve yorum sayılarıyla ölçmeye başlamasıyla başlar; bu durum, içsel bir tatmin arayışında sürekli bir kaygı ve stres yaratır. Sürekli onay arayışı, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Ayrıca, dijital narsisistler, başkalarının duygularına karşı empati geliştirmekte zorlanarak yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedirler; bu da sosyal bağlantıları zayıflatır. Sosyal medya ortamında sürekli bir rekabet hissi, arkadaşlık ilişkilerinde gerginlik ve kıskançlık yaratırken, bireyler arasındaki samimi bağları zedeler. Bunun yanı sıra, çevrimiçi imajlarını yönetme çabası, bireylerin gerçek kimlikleriyle olan bağlantılarını sorgulamalarına ve kimlik krizleri yaşamalarına neden olur. Toplum genelinde dijital narsisizm, aşırı paylaşım ve onay arayışını norm haline getirirken, bireylerin yaşamları giderek daha fazla yüzeysel hale gelir. Sonuç olarak, dijital narsisizm, bireylerin ruhsal sağlığını, sosyal ilişkilerini ve toplumsal normları köklü bir şekilde etkileyerek, modern yaşamın karmaşık bir parçası haline gelmiştir. Şimdi anlattığımız dijital narsisizm sürecinin bireyde yaşattığı psikolojik ve sosyal etikleri ayırıp, maddeler halinde ele alalım;
Psikolojik Etkiler
- Düşük Özsaygı: Dijital narsisistler, sürekli olarak başkalarıyla kıyaslandıkları için zamanla özsaygılarını kaybedebilirler. Beğeni ve onay sayısı ile kendi değerlerini ölçme eğilimi, içsel bir tatmin duygusunu zedeler.
- Anksiyete ve Depresyon: Sosyal medya üzerindeki etkileşimler, bireylerde anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Sürekli onay arayışı, stres ve kaygı düzeylerini artırır.
- Empati Eksikliği: Dijital narsisizm, bireylerin başkalarının duygularını anlama ve empati kurma yeteneklerini zayıflatır. Bu durum, sosyal ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
- Kimlik Krizi: Gerçek kimlik ile çevrimiçi kimlik arasındaki uçurum, bireylerde kimlik krizine yol açabilir. Bu da içsel çatışmalara ve varoluşsal sorgulamalara neden olabilir.
Sosyal Etkiler
- Yüzeysel İlişkiler: Dijital narsisizm, bireylerin yüzeysel ve geçici ilişkilere yönelmesine neden olur. Gerçek bağlantılar kurmak yerine, sanal etkileşimlere odaklanabilirler.
- Rekabetçi Ortam: Sosyal medya, bireyler arasında sürekli bir rekabet ortamı oluşturur. Bu durum, arkadaşlık ilişkilerinde gerginlik ve kıskançlık yaratabilir.
- Dijital İzlenim Yönetimi: Bireyler, çevrimiçi imajlarını sürekli olarak yönetmeye çalıştıkları için, samimiyetten uzaklaşabilir ve gerçek hayattaki ilişkilerde yüzeysellik artabilir.
- Toplumsal Normların Değişimi: Dijital narsisizm, toplumda yeni normlar oluşturabilir. Örneğin, aşırı paylaşım ve onay arayışı, sosyal kabulün bir göstergesi haline gelebilir.
Bu etkiler, bireylerin psikolojik durumlarını ve sosyal ilişkilerini derinlemesine etkileyerek, dijital narsisizmin toplumsal düzeydeki sonuçlarını da şekillendirir.
Dijital Narsisizm ve Gençlik: Kimlik Gelişiminde Yeni Bir Dönem
Dijital narsisizm, özellikle gençlik döneminde etkisini yoğun bir şekilde hissettirirken, sosyal medya ve dijital platformların gençlerin kimlik gelişiminde oynadığı rol son derece kritik bir hale gelmiştir. Gençler, kendilerini ifade etme ve diğerleriyle bağlantı kurma arayışında, sürekli olarak online varlıklarını şekillendirme çabası içindedirler; bu da sık sık idealize edilmiş ve dikkat çekici bir imaj yaratma baskısını beraberinde getirir. Sürekli beğeni ve yorum arayışı, onların özsaygısını doğrudan etkileyerek içsel bir tatmin bulma ihtiyacını artırır. Bu durum, anksiyete, depresyon gibi ruhsal sağlık sorunlarını tetikleyebilir ve bireylerin kendilik algısını zedeler. Dijital narsisizmin etkisi altında kalan gençler, sosyal medya üzerinden birbirleriyle olan etkileşimlerinde genellikle yüzeysel bağlar kurma eğilimindedir; bu da derin ve anlamlı ilişkilerin yerini geçici ve yüzeysel bağlantıların almasına yol açar.
Rekabet ortamı, gençlerin kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamasına neden olurken, bu kıyaslama, sosyal medya platformlarında sıkça karşılaşılan mükemmel yaşam görüntüleri ile daha da derinleşir. Bu durum, kıskançlık ve gerginlik gibi olumsuz duyguları doğururken, gençlerin arkadaşlık ilişkilerinde bir tür mesafeye yol açar. Ayrıca, sosyal medya üzerindeki sürekli etkileşimler, gençlerin empati kurma yeteneklerini zayıflatabilir, bu da gerçek hayattaki ilişkileri olumsuz etkileyerek toplumsal bağların zayıflamasına neden olur.
Dijital narsisizmin gençlik üzerindeki etkileri sadece bireysel düzeyde kalmaz; toplumsal normları da dönüştürerek, aşırı paylaşım ve onay arayışını yeni bir yaşam tarzı haline getirir. Gençler, çevrimiçi dünyada popülerlik kazanmanın ve dikkat çekmenin yollarını ararken, bu süreç onların kimliklerini şekillendiren temel unsurlar haline gelir. Bu karmaşık etkileşimler, gençlerin ruhsal ve sosyal gelişiminde derin izler bırakarak, modern dünyada dijital kimliklerinin nasıl şekillendiğini gözler önüne serer. Sonuç olarak, dijital narsisizm, gençliğin yalnızca bireysel deneyimlerini değil, aynı zamanda toplumsal dinamikleri de derinden etkileyen önemli bir fenomen haline gelmiştir.
Dijital Narsisizmle başa çıkmak için neler yapılabillir?
- Farkındalık Geliştirme:
Dijital narsisizmin etkilerini anlamak için öncelikle farkındalık kazanmalısınız. Sosyal medya ve diğer dijital platformlarda geçirdiğiniz zamanın ve paylaşımların üzerinizdeki etkilerini değerlendirin. Kendinizi nasıl hissettiğinizi, paylaşımlarınızın ne kadarına değer verdiğinizi gözlemleyin. Duygularınızı yazılı olarak kaydetmek, bu süreci kolaylaştırabilir.
- Sosyal Medya Kullanımını Sınırlama:
Sosyal medya kullanımınızı sınırlamak, dijital narsisizmle başa çıkmanın etkili yollarından biridir. Günlük belirli saatlerde sosyal medya uygulamalarını kullanmayı veya belirli günlerde tamamen uzak durmayı deneyebilirsiniz. Böylece sanal dünyadan uzaklaşarak gerçek hayata daha fazla odaklanabilirsiniz.
- Gerçek İlişkiler Kurma:
Sanal etkileşimler yerine yüz yüze ilişkileri teşvik etmek önemlidir. Aile ve arkadaşlarla daha fazla zaman geçirerek, gerçek bağlantılar kurmaya özen gösterin. Ortak etkinlikler düzenlemek, bu bağları güçlendirebilir.
- Eleştirel Düşünme:
Dijital dünyada gördüğünüz içerikleri sorgulamak, eleştirel düşünme becerilerinizi geliştirir. Sosyal medyada paylaşılan içeriklerin çoğu yüzeysel ve manipüle edilmiş olabilir. Başkalarının hayatlarının sadece bir yüzeysel gösterimi olduğunu aklınızda bulundurun ve kendi yaşamınıza odaklanmaya çalışın.
- Kendini Geliştirme:
Kendinize odaklanarak kişisel gelişim için yeni hobiler edinin veya mevcut ilgi alanlarınıza derinlik katın. Bu, içsel tatmin sağlayarak kendinizi daha değerli hissetmenize yardımcı olabilir. Kitap okumak, yeni beceriler öğrenmek veya yaratıcı projeler üzerinde çalışmak iyi alternatiflerdir.
- Meditasyon ve Farkındalık Pratikleri:
Meditasyon ve mindfulness (farkındalık) uygulamaları, zihinsel sağlığınızı destekleyerek kendinizle barışık olmanıza yardımcı olabilir. Bu tür pratikler, stres ve kaygıyı azaltırken, mevcut anın tadını çıkarmanıza olanak tanır. Günlük kısa meditasyon seansları ile başlayabilirsiniz.
- Profesyonel Destek:
Eğer dijital narsisizmle başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir psikolog veya terapistten destek almak faydalı olabilir. Uzmanlar, duygusal durumunuzu ele alarak daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmenize yardımcı olabilir.
- Sosyal Medya İçerik Yönetimi:
Sosyal medya hesaplarınızı yöneterek, takip ettiğiniz kişiler ve içeriklerin sizi nasıl etkilediğini değerlendirin. Olumsuz hissettiren veya kıyaslama yapmanıza neden olan hesapları takip etmeyi bırakabilirsiniz. Daha olumlu ve destekleyici içeriklerle çevrelenmek, ruh halinizi iyileştirebilir.
- Dijital Detox:
Belirli dönemlerde tamamen dijital dünyadan uzaklaşmayı deneyin. Bu, hem zihinsel sağlığınıza iyi gelecek hem de gerçek hayatta daha fazla zaman geçirmenizi sağlayacaktır. Örneğin, hafta sonları veya tatil günlerinde dijital cihazlarınızı kapatmayı hedefleyebilirsiniz.
Bu stratejiler, dijital narsisizmle başa çıkmanıza ve daha sağlıklı bir dijital yaşam sürmenize yardımcı olabilir. Kendinize karşı nazik olun ve bu süreçte sabırlı kalmaya çalışın.
Narsist Kişilik Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Narsistik kişilik bozukluğunun nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. Bu bozukluk genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar, ancak narsisistik kişilik bozukluğu çocuklukta da ortaya çıkabilir. Özellikle narsisistik kişilik bozukluklarına yol açabilecek faktörler arasında ebeveynlik vardır. Ebeveynlik yapan ebeveynlerin çocuklarına yönelik tutumları ve ebeveynlik ortamı sayılabilir. Erken çocukluk döneminde, bir çocuğun mevcut yeteneklerine, davranışlarına veya algılanan iyi sorunlarına aşırı dikkat edilmesi gerekir. Tüm arzuların anında tatmin edilmesi gibi durumlar narsisistik kişilik bozukluğuna yol açabilir.
Ayrıca yetersiz dikkat, ihmal, sevgi eksikliği, sevginin geri çekilmesi ve çocuğun psikolojik olarak istismar edilmesi ileride narsisistik kişilik bozukluğuna yol açabilir.

Narsistik Kişilik Bozukluğunun Tanısı
Narsistik kişilik bozukluğu tanısı bir psikiyatrist veya psikolog tarafından konulabilir. Psikolog veya psikiyatr, hastanın durumunu ve davranışını tıbbi geçmişi ve ne söylediği ile değerlendirir ve narsisistik özelliklere sahip olup olmadığını kontrol eder. Narsist kişilik bozukluğu teşhisi konan kişiler için, iyi sonuçlar için tedaviye düzenli olarak devam etmek önemlidir. Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler genellikle psikologları ve psikiyatristleri ziyaret etmeyi reddederler çünkü bu durumun akıl hastalığından kaynaklandığına inanmazlar. Narsistik kişilik bozukluğu tedavi edilmediği takdirde kişilerin sosyal, aile ve iş hayatlarında ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
Narsistik Kişilik Bozukluğunun Tedavisi
Narsist bir kişilik bozukluğunu tedavi etmek için önce narsistik bir kişilik bozukluğunuz olduğunu kabul etmelisiniz. Bu engeli olan pek çok kişi durumu kabullenmez, saldırgan davranışlarını haklı çıkarmaya çalışır ve çevresindeki insanları haklı çıkarıp suçlar. Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler, psikolojik desteğe ihtiyaç duyduklarını hissettikleri anda bir psikolog veya psikiyatriste başvurmalıdır. Narsist kişilik bozukluğu tanısı konulan kişiler için psikolog veya psikiyatrist tarafından onaylanmış tedavi uygulanır. Tedaviyi kullananların bu tedavi için özel olarak eğitilmeleri gerekir. Narsistik kişilik bozukluğunun tedavisi kişinin sosyal, aile, çift taraflı ve iş hayatını etkilememesi için çok önemlidir. Bu tip kişilik bozukluğu genellikle tedavi ve davranış terapisi gibi zaman alıcı yöntemlerle tedavi edilir.
Bu yazımızda narsist nedir, narsist kişilik bozuklukları nelerdir ve narsist kişilik nedir konu başlıklarını işledik. Bu konularda desteğe ihtiyacınız varsa Dünya Danışmanlık Merkezi ile iletişime geçmekten çekinmeyin.
Yazarlar: Nurullah Geçer & İklil Yıkılgan & Eda Betül Korkunç
Sorumluluk Reddi: Söz konusu bu tür bilgiler Site’de yalnızca bilgilendirme amacıyla yayınlanmaktadır ve doktorunuz ya da eczacınızın tavsiyelerinin yerini almaz. Bu bilgiler hiçbir koşulda bir hastalığın veya fiziksel problemin tıbbi tanısını koymak için kullanılmamaktadır site üzerinden durumunuzla ilgili endişelerinizi ve sorularınızı sorabilirsiniz. Bununla birlikte her durumda doktorunuza ya da eczacınıza başvurmanız gerekir.

Uzmanlık alanları: Çocuk, Ergen, Yetişkin, Aile, Çift, Cinsel Terapi.
Okan Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü tam burslu kazandı. Psikoloji Bölümü’nü (%30 İngilizce) burslu okurken başarısı sayesinde Çift Anadal Programı’na kabul edilerek Sağlık Yönetimi Bölümü’nü de tamamladı.